05 Eylül 2010

trajikomik bir hikayem var

geçen hafta yüksek lisansa kayıt yaptıracaktım. istenilen belgeler arasında nüfus cüzdanı örneği vardı. tabi benim bunu son güne kadar nüfus cüzdanı fotokopisi sanmam hiç de trajikomik değilmiş, o gün öğrendim.

neyse, o sabah muhtarlığa gitmek için normalde gitmem gereken saatten 1saat erken çıktım evden. bu da demek oluyor ki 1saat daha erken uyandım. sabahın 5inde yatmamış olsaydım bu o kadar da önemli olmazdı. saat 8de kalkmam gerektiği düşünülürse, lanetler olsun 1saat daha az uyudum!

muhtara gittim ki bir de ne duyayım "senin kaydın burada değil, nüfus müdürlüğüne gidip beyanda bulunman gerekiyor." ben de düşündüm ki benm kaydım burda değilse 4 senemi geçirdiğim odanın muhtarındadır. aştiye gidip otobüse binip 2 saatlik otobüs yolculuğunu alnımın akıyla tamamladıktan sonra muhtara gittim. tam muhtarlığın kapısına ulaşmıştım ki hemen yanı başındaki camiye girmekte olan adam bana bağırmaya başladı: "sen muhtara mı geldiydin?" inanamadım, azarlıyordu beni. bu ses tonunu nerde olsa tanırım.
"evet" dedim.
"e ben muhtarım"
"aa öyle mi?"
"e sen beni görüyon da niye sormuyon muhtar sen misin diye?"
"bilemedim işte ben"
"bak işte beklicektin orda iki saat. sorsana bana sen muhtar mısın diye. neyse ben bi namazımı kılayım da gelirim. sen bekle orda. aha bak orda oturak var, orda bekle"
"peki"

bu arada tabi benim söylediklerimin veya söyleyeceklerimin hiçbir anlamı yoktu. bu şehrin insanlarının konuşup konuşup da karşılarındakini dinlememe gibi bir özelliği vardır, o yüzden yormadım hiç kendimi, he dedim geçtim. zaten söylenenlerin çoğunu da anlamıyordum helölelöa diye konuştuklarından ötürü.

yarım saatlik bekleyişin ardından muhtar görev yerine geldi. nüfus kağıdı örneğimi istedim, o da bana "senin kaydın burda değil" dedi. "nerde peki?" dedim. "nüfus müdürlüğüne git" dedi. "peki" dedim. allahtan şehir küçük, 5 dakika ile yarım saat arasında istenilen yere ulaşılabilir. neyse, belirttiğim zaman zarfı içinde nüfus müdürlüğüne ulaştım ve "kaydım nerde acaba?" diye sordum. adam bana dedi ki "senin kaydın silinmiş." evet, yüzümdeki ibiş ifadeyle ibik gibi kaldım orda. meğerse efenim benim kaydım tee 3 sene önce yapılmış oraya, 3 ay kalmış ve sonra silinmiş. adam bişeler geveledi yok seçimde oy kullanmamışsın da ondan silinmiş yok sayımda yokmuşsun da ondan olmuş hödö födö. hiçbir şey anlamadım. umrumda olan tek şey nüfus cüzdanı örneği almaktı. oradaki 3 kişi bana laf anlatmaya çalıştı, benim soruma cevap vermedi. sonra birisi dedi ki bana "nüfus müdürlüğüne kaydını yaptır yalnız cezası var. 300lira bi de tabi faizleri var geç kaldığın için." hiçbir şey demedim, sadece gözlerim büyüdü ve kıpkırmızı oldum. sonra farkettim ki umrumda olan tek şey hala nüfus cüzdanı örneği. oradaki insanlara biraz bağırdıktan sonra yüksek lisans kaydında nüfus cüzdanı fotokopisini de kabul ettiklerini öğrendim ve ordakilere gülümseyerek teşekkür ettim, çıktım.

kayıt işini hallettikten sonra götüme giren 300lira ve faizleri düşündüm. sonra babamdan yiyeceğim azarı düşündüm. bu noktadan sonra düşünmeyi bıraktım.


hikayenin trajik kısmı 3 sene boyunca orda yaşamama rağmen kaydımın silinmiş olmasıydı.
hikayenin komik kısmıysa 300lira+faizleri taksitle ödeyebileceğimdi.


babama anlattım olayı. beklediğim azarı alamadım, şaşkınım.
şimdi aynı ilgisizlikle hayatımıza devam ediyoruz.

4 yorum: