22 Mart 2010

Ocakta Yemeğim Var

Hacı bu "ocakta yemeğim var" lafı ne kadar karizma bi laf ya. bugüne kadar hep birine bunu söylemek istedim, ama hiç olmadı.

Düşünsene bi komşun geliyor, kapı ağzında 3-5 laf konuşuyorsunuz, sonra sen diyosun ki "gel bi kahve içelim". o da diyo ki "yok gelmiyim, ocakta yemeğim var." işte bu noktada ben dicek bişe bulamam. kendimi bi ezik hissederim ki onu da anlatamam. adam yemek yapıyor, bişeyler üretiyor ben daha kahvenin, dedikodunun derdindeyim. bi de böyle bi havayla söylemeler falan. harbi bi dikkat et böyle bi havayla söylerler bunu da. sanki dersin "ay bugün bütün günüm dolu. önce resim dersine gidicem. oradan derneğe gidicem toplantı var. ordan çıkınca da tiyatroya davetliyim oraya gitmem lazım. sonra da belki arkadaşlarla bi kaç kadeh bişey içmeye gideriz" diyo. benim de orda tek derdim kahve içmek işte.

Bi de ben bu ev hanımlarına hastayım hacı. bütün gün evde otururlar ama mutlaka yapacak bişey bulurlar, hiç sıkılmazlar. bütün gün o 4 duvar arasında kalabilirler. düşünüyorum ne yapıyolar bu kadar saat diye, bulamıyorum. hadi tamam bi yemek yapıyosun o kesin. temizlik de yapsan, o da her gün yapılmaz ki aq. elişi falan desen, yap yap kaç saat yapcan. televizyon? o allahın emri, hiç saymıyorum. internet desen, bu kesim yaşını başını alanlardan oluştuğu için o taraklarda bezi yok. vay aq, napıyo la bunlar? ben bi gün kaldım mı evde sıkıntıdan patlıyorum. birileri gelse birileri gitse diye kapıya bakıyorum sürekli. mesela benim annem d eböyle. 10 seneden fazla emekli olmasına rağmen alışamadı bi türlü. o kurs senin bu gün benim geziyo paso. bilemiyorum hacı, anlamak zor bu ev hanımlarını...

Neyse çok konuştum, ben gideyim ocakta yemeğim var... kıfkıfkıf =)



ps: o değil de harbi yemek yapcam lan. ilk defa ıspanak yapcam. hadi hayırlısı bakalım, ne çıkcak ortaya işin sonunda. allahtan yanımda tecrübeli insanlar var =)

16 Mart 2010

Gençtik Biz O Zamanlar... Bir de Sarhoş...

Haftasonu için eve gidiyordum. benden daha ağır olan bavulumla otobüsten zor bela indim.eve gitmek için bi sahanın yanından geçiyorum her zaman. basketbol sahası, etrafı tellerle çevrili. sahadan biraz daha yüksekte de banklar var. biz gençkene orlarda otururduk hep. hem de hergün. orda içerdik, orda batak oynardık, orda gülerdik, orda ağlardık... manevi anlamı fazla olan bi yer bizim için orası.


Neyse işte, cuma günü ordan geçiyorum bi de ne göreyim, o banklar var ya onları kaldırmışlar. altındaki betonu bile sökmüşler. öyle dikildim, bakakaldım oraya bi 5 dakika. aklımdan neler geçiyor. flashback yaşadım. ergenliğe girdiğimizde evin önündeki parktan oraya transfer olmuştuk. artık yakantop, saklambaç oynama devri bitmiş, oturup sohbet edeceğimiz, asiliğimize dem vuracağımız, annemizden babamızdan yakınacağımız, dünyanın en sorunlu varlıkları gibi davranacağımız yeni bir dönem başlamıştı. ve evet, biz bu dönemi doyasıya yaşadık. doyasıya yaşadığımız için de orayı öyle yıkık görünce çok üzüldüm, sanki o dönem ellerimden kayıp gitti. lan ben ilk sevgilimle orda oturmuştum. ikinci sevgilimle de... dur lan, üçüncüyle de =) ilk sevgilimle orda ayrılmıştım. orada isyanlar etmiştik bu "lanet, boktan" hayata Dif ile. hatta ilk defa orada yürüyemecek kadar sarhoş olmuştum, Dif de.


Bunlar geçerken gözümün önünden lanet bir yağmur damlasıyla şimdiki zamana geri geldim. (yağmuru hiç sevmem ben. sulu şakaları da, havuzda,denizde,karada,havada farketmez. karı da sevmem.) betonların söküldüğü yere doğru yürüdüm. eskiden beton olan yer dikdörtgen şeklinde toprak, etrafı çim. o toprağa oturdum, daha ıslanmamıştı toprak. sonra düşündüm:


"bayan kuaförü olan erkekler şanslı la. karılarını aldatırlarsa, kadın bunu geç anlar. saçtı, tüydü, parfümdü bakımından. vay aq..."