05 Mayıs 2011



Sen ve ben kafa güzeliydik. Ritmimiz biraz Fiona Apple'dı, biraz neydi bilemiyorum. Bilememek bazen güzel şeydi. Mesela odaya zorla giren ışığın tenine neden kaynadığını ve bana nasıl bu kadar güzel yansıdığını bilemiyordum. Ya da bir kafede otururken batan gün ışığı nasıl oluyordu da hep senin gözlerinle birleşebiliyordu.

Hazır üstümdeyken sorayım dedim "ışığınla nefesimi nasıl kesiyorsun?"  Konu sensen ve nefes benimse, ışık mühimdi. Pek anlamadın sorumu, yine de gereksiz bir gururla donandın. Aptal bakışların madalya alacak bir şövalye gibi yavaş yavaş kıvanç kıyafetlerini giyerken, arda kalan son ışıklarla doyuruyordum gözlerimi, bir yandan da "bilmesem iyiydi" diye düşünüyordum.

Hazır üstündeyken sorayım dedin galiba "aşık olduğun adamla sevişmek başka oluyor değil mi?" Gözlerimdeki şaşkınlığı ilerleyen zamanlarda başka kimsede göremedim. Evet, şaşkınlığımı gördüm; zira hemen yanı başımızda vücut bulmuştu kendisi, çipil çipil gözleriyle bize bakıyordu. Bir sonraki safhaya geçmeden yapılması gereken birleşilen bedenden yavaşça ayrılıp, sessiz sedasız olay mahallini terketmekti, ama bize öğretilmişti bir kere başlanılan işin bitirilmesi. Artık işten başka bir şey değildi bu ve ben kalkıp gitmek yerine ağız kuruluğunu hissetmeyi tercih ediyordum.

Sen altımda değişirken bedenimdeki hormonlar kendilerini geri çekiyordu. Senin vücudundaysa bambaşka hormonlar bedenini ele geçirmek üzere işgal ordularına "ileri!" emrini vermişti. Gözlerin kurbağa gözü, ağzın sırtlan ağzı oluveriyordu; hormonların baya hızlı çalışıyordu. 

Gözlerimi kapattım, ne senin yaratıklaşan sıfatınla ne de benim çipil çipil şaşkınlığımla burun buruna gelmek istemiyordum daha fazla. Kapanan gözlerimin sana bir faydası oldu, lakin bana hiçbir yararı dokunmadı. Hiçbir şey ağzımın tekrar ıslanmasını sağlamıyordu. Yosun tutan ellerinle bana dokunuyordun ve ben bu anın bitmesi için içimden dualar uyduruyordum.

Ritmimiz Britney Spears'a döndüğünde gözlerimi karanlık odaya açtım. İşimiz bitmişti artık. Gözlerim karanlığa alışmaya çalışırken, kulaklarım da hırıltılarına alışmak için elinden geleni yapıyordu. Sigara uzattığında almamazlık edemedim. Yarı çürümüş, kurtlanmış, yarı hayvanlaşan bedeninle yanımda sigarandan nefesler alıyordun. Midemin bulanma katsayısı zamanla doğru orantılı olarak artıyordu. Sen, genetik bir bozukluktun ve artık sigaramı üstüne söndürmekten başka yapacak bir şeyim yoktu senin için.



fotoğraf

2 yorum: