30 Ağustos 2010

sevgili teknoloji,

bokum gibisin. bi sikim anlamıyorum senden. senden nefret etme yolunda emin adımlarla ilerliyorum haberin olsun. yakında buralardan sana lanet yağdırmaya başlarsam hiç şaşırma.

senin yüzünden insanlarla yüz göz olmaktan sıkıldım artık. "abi sende bi program vardı ya onu bana bi kurak nolur" "hacı format lazım artık bana, zamanı geldi" "hssktr abi ya takıldı bu gene, noldu buna ya, bi el at gözünü sevem" demeketn bıktım insanlara. kanımca artık onlar da benden bıktı. bıkmasalardı zaten "ne salaksınız lan" derdim onlara, bunu da yapardım.

bi de iyi ki bu msn'dir face'tir oralarda çevrimdışı takılabiliyosun ya. çevrimiçi olmak ölüm gibin resmen. bazen öldüm de cehenneme gittim sanıyorum. bi meşgul oluyorum 8 kişi birden yazıyo aq. lan adı üstünde meşgulum lan. cevap yazmayınca da trip atarlar. oof ölür müsün öldürür müsün? söle blog, sen hangisini tercih ederdin? ya da sen söle teknoloji, hep senin başının altından çıktı bunlar sen cevap ver o yüzden.

öle işte. daha da dicek bişeyim yok. zaten sıcaklar yüzünden fazlaca dicek bişeyim olmuyor. kışın da soğuklar yüzünden olmuyor zaten. o yüzden de bi konuşup iki dinlemeyi hayat felsefesi yaptım kendi kendime. çok mantıklı. bence siz de öle yapın da şu gürültü biraz kesilsin. ne o öle sürekli bıdı bıdı uyuz ediyonuz beni. çeneniz de yorulmuyo ki, habire konuş babam konuş.

böyle de birbiriyle alakasız bir sürü şey yazarım işte.

tamam, sus artık.

26 Ağustos 2010

durdum burda sana şiir yazdım...

şimdi yanımda olsa,
sarılsa bana...
ben de "öf çok sıcak, bi git allasen" desem...

şimdi yanımda olsa,
durmadan konuşsa...
ben de "öf bi sus lütfen" desem...

şimdi yanımda olsa,
şeberse karşımda...
ben de "ay bi dur, bişe izliyorum" desem...

yine de severdi beni...

22 Ağustos 2010

Bir güvercin gibi ak
o gizli kıyıda
susadık öğle üzeri:
...ama tuzluydu sular.

Sarı kumların üstüne
adını yazdık onun,
ama bir rüzgâr esti denizden
ve silindi yazılar.

Nasıl bir ruh, bir yürek,
nasıl bir istek ve tutkuyla
yaşadık:yanılmışız!
Değiştirdik öyle yaşamayı.

Yorgo SEFERIS

12 Ağustos 2010

gelişim engeli: ...

sabah 5te yatmış bi insan olarak aynı sabah 9da uyandırıldım sevgili Dif tarafından.
yürüyüşe çıkıp çeşitli sporlar yapmamız konusunda ısrar etti.
bu ısrarların üstüne ben de "memimö" diyince kızdı bana "otura otura o kıçın büyücek kafam kadar olcak" diye.
ben de diyemedim ki "gelişimime neden engel oluyosun?"
sonradan aklıma geldi.

09 Ağustos 2010

stepping stone--milow

dinle


we should have a word together
I think you and I
we never should have slept together
never should have tried

we should have a word together
it's time you understand
that I think the situation
is getting out of hand

like a stepping stone a breaking bone
the moves we make alone
still we pretend nothing's wrong at all
you have changed I have changed
in a different way we changed
every step we take we're more alone

we should have a word together
I know that I said
that we were meant to be together
I wish I never had

we should have a word together
it's time we break our fall
because trying isn't always better
than not trying at all

02 Ağustos 2010

temmuzun 31'i

dün günlerden sevgili ançi Dif'in doğum günüydü.

evet, aramızda 1 hafta var, az erken gelememiş şapşal. gerçi bölesi daha bi güzel, sürekli bi bahaneyle içiyoruz, eğleniyoruz falan, şahane oluyor.


nese dün çeşitli nedenlerden dolayı kutlayamamıştık doğum gününü. telafi amaçlı bugün kutladık. denişik bi pub'a gittik. çok ses vardı, doru düzgün konuşamadık bile, kulaktan kulağa oynadık resmen. sevmiyorum bu kadar gürültülü olunca. orda şunu anladım, müzik bizi öldürüyor. bizi derken "bizi", sizi değil.

aaa en güzeli şeydi, bissürü uçan balonumuz vardı. dilek tutup onları havaya uçurduk. en yükseğe benimkisiler uçtu, baya hızlıydılar şerefsizler =) Dif'in koluna da bi tanesini bağladık, bütün gece yeşil balonuyla takıldı, bizi sallamadı falan.

eet, güzel bi geceydi. kızkıza takılmayı seviyorum. özellikle süslenip püslenip de bi yerlere gitmeyi seviyorum. bi gece oturup da '7 kocalı hürmüz'ü seyredişimizi seviyorum. "ver ver ver allam ver" diye baara baara dans edip arkasında da salak gibi kahkahalarla gülmemizi seviyorum. kız muhabbetini seviyorum (bazen artık beynim bu durumdan isyan etse de seviyorum). birbirimize paso akıl vermemizi seviyorum ve kendi başımıza merhem süremememizi seviyorum. bi de şey, ehem eet, ben bu "bizi" seviyorum. kalp.


bu arada şu an karşımda 2 adet ev faresi var. ev faresi de neyse artık, cinslerini bilmiyorm napim=) kafeste merdiven gibi bişe var, biri ona serildi uyuyor, diğeri de tekerleğin içine yatmış başını aşağıya sarkıtarak uyuyor. çok denişikler lan o.o hayretler içinde kalıyorum bazen o.o bi de şapşallar =) hatta an itibariyle tekerlekteki fare kafa üstü düştü =D ve hayır efenm uslanmadı, gitti gene aynı yere aynı şekilde yattı. şapşal işte.


pekiii, neymiş o zaman ?

iyki doğmuş Dif .kalp.




görsel sahibi